27 Ocak 2014 Pazartesi

Gezi Stajı // Batum - Trabzon - Safranbolu

Gezi stajı için Karadeniz bölgesini seçtim. Batum,Trabzon ve Safranbolu illerini gezerek Karadeniz kıyısının farklı bölümlerindeki illerin mimari yapılaşmalarındaki farklı yaklaşımları karşılaştırma fırsatı buldum.
Batum’da genel olarak turist alımı arttıkça değişen şehir mimarisi, Trabzon’da doğal malzemenin yapılar üzerinde kullanımı, Safranbolu’da ise mimaride şehir bütünlüğü ve yerleşimi dikkatimi çeken ögelerdi.

Batum-Gürcistan

Batum ticari gelişme ile paralel olarak yeni gelişmeye başlayan bir şehir.  Eski şehir bölgesi hala korunuyor olsa da kıyı şeridine sıralanmış yapılar genellikle yeni ve turist odaklı yapılaşmalar. Şehrin en büyük yeni yapıları son derece kitch yapılar. Fakat eski şehir bölgesinde Piazza  Avrupa meydan, etrafında çevrilmiş, astonomi kulesi,müze binası ve tiyatro binası daha değerli ve şehir ruhunu yansıtan ana binalardan. Şehir Karadeniz kıyısında yer alsa da birçok açıdan Avrupa şehirlerini anımsatıyor.

                                                                            



                                                                                                                                                                 












                                          



Trabzon

Trabzon’da sadece 2 yapıyı ziyaret etme olanağı bulabildim; Sümela Manastırı ve Ayasofya Kilisesi. Sümela 
Manastırı şehir merkezinden oldukça uzakta kayaların içine Hristiyan rahiplerce oyulmuş küçük bir 
manastırmış başlangıçta.Orjinal manastır bölümü oldukça tahrip almış ve restorasyon çalışması yıllardır               devam ediyor fakat pek başarılı bir restorasyon olduğu söylenemez. Manastıra eklenen ve şu an orijinal             manastırdan çok daha baskın görünen kısım-kompleks Osmanlı zamanında inşa edilmiş.Genel olarak doğal taş     ve ahşap ağırlıklı yapılar. Trabzon yakınlarındaki Uzungöl eski evlerin korunabildiği nadir yerlerden.Her ne         kadar turistik ilgi yüzünden deformasyona uğrasa da doğal ahşap ve taş yapılar görülebiliyor. Son olarak da Ayasofya Kilisesi yakın bir zamanda camii’ye çevrilmiş. İçerisinde kabartmalı bir ikonografi bulunuyor.ve İstanbul’daki Ayasofya’dan çok daha küçük.

   


















Safranbolu

Safranbolu evlerinin maalesef oldukça kitch hale getirilmiş yapılar olduğunu düşünüyorum. Fakat Safranbolu’da benim ilgimi çeken bölge daha çok Agora ve Cinci Han bölgesi oldu. Açık ve yarı açık çarşı,devamında da Cinci Han oldukça iyi şekilde korunmuş gibi görünüyor. Yerdeki taşlar, Han’daki aydınlatma elemanları, sokakların sınırlarını belirleyen yapılar aslına en yakın halde olduğu için yıllar öncesindeki yerleşim ve plan açık bir şekilde anlaşılıyor. Karadeniz bölgesinde yaygın olan dağ yamacına yerleşmiş ahşap ve taş malzemeli yapılaşma burada da görülüyor. Safranbolu’nun diğer şehirlerden farkı, şehrin büyük bir bölümünün aynı dilden konuşan yapılardan oluşuyor olmasıdır.